Samstag, Dezember 6, 2025

BEYNİNDE ÜÇ BOMBA PATLADI, HAYATA YENİDEN TUTUNDU

Almanya’da yaşayan Mehmet Sirimsi’nin hikayesi, sadece bir  hayatta kalma mücadelesi değil; kimliğini, varlığını ve hayatı yeniden inşa etme yolculuğu.

HATIRLAMADIĞI HAYATINI BAŞTAN YAZDI

Beyninde patlayan üç anevrizma sonrası hafızasını kaybetti, kim olduğunu unuttu. Ama vazgeçmedi. Almanya’da yaşayan Mehmet Sirimsi, hem bedenini hem kimliğini yeniden inşa etti. Bu, yalnızca hayatta kalma değil; yeniden var olma mücadelesinin ilham verici hikayesi.

Öncelikle sizi biraz tanıyarak başlayalım.

 Mehmet Sirimsi kimdir?

1972  Erbach im Odenwald doğumluyum, aslen Kahramanmaraş lıyım. Yıllarca özel sektörde çalıştım, girişimcilik yaptım.Sivil toplum çalışmaları, ticaret gibi birçok alanda deneyim kazandım. Topluma dokunan, üretken bir yaşamım vardı. Ancak bir akşam her şey altüst oldu. O gün her şey değişti ve hayatım keskin bir virajdan geçti.

Bana ulaşmanıza vesile olan engelli hakları makalemdi. O yazıyla nasıl bir bağ kurdunuz?

O yazı, ruhuma dokundu. Görünmeyen bir engeli anlatıyordunuz: ruhsal çöküşleri, psikolojik kırılmaları ve genel haklarımızı… Kendi yaşadıklarımı okur gibi hissettim. “Ben de görünmeyen bir engelliye dönüştüm” dedim içimden.

[ozel_alinti]Sadece beden değil, ruh da çökebiliyor. Bu yüzden hikâyemi paylaşmak istedim. Belki birilerine iyi gelir, belki bir yerlerde yalnız olmadığını hisseden biri çıkar.[/ozel_alinti]

 

„O AKŞAM BENİM ESKİ HALİMLE VEDALAŞTIĞIM GÜNDÜ“

Mehmet Bey, her şey nasıl başladı? O güne dönelim…

2016 yılıydı. Hiçbir sağlık sorunum yoktu, belirti yoktu. O akşam evdeyken bir anda fenalaştım. Ambulans çağrıldı. Hastaneye götürüldüğümde beynimde üç adet anevrizma (damar baloncuğu) tespit edildi. Biri çoktan patlamış, diğer ikisi patlamak üzereymiş. Doktorlar zamanla yarıştı.

[ozel_alinti]Acil ameliyata alındım. İlk Ameliyat 9 saat, ikinci ameliyat 8  saat sürdü. Uyandığımda yoğun bakımdaydım. Gözlerimi açtığımda 14 gün geçmişti.[/ozel_alinti]

Zihinsel olarak neredeyim, kimim, ne oldu soruları arasında savruluyordum. Ama en çok hissettiğim şey şuydu: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

 

ANEVRİZMA MÜDAHALESİ

Mehmet Bey’in geçirdiği beyin ameliyatında, üç farklı anevrizmaya müdahale edilmiş. Patlamış olan anevrizmaya acil müdahale yapılırken, ikinci anevrizma cerrahi yöntemle özel bir klips kullanılarak kapatılmıştır.

Bu klips yöntemi, mikronöroşirürjinin öncülerinden Prof. Dr. Gazi Yaşargil tarafından geliştirilmiştir. Üçüncü anevrizma ise, damar içinden girilerek yapılan “sarma” (endovasküler koil embolizasyonu) yöntemiyle tedavi edilmiştir. Uygulanan bu çok yönlü yaklaşım sayesinde hem mevcut riskler kontrol altına alınmış hem de gelecekte oluşabilecek komplikasyonların önüne geçilmiş.

UÇURUMUN KENARINDA BİR ADAM

Fiziksel durumunuzu mu kaybettiniz yoksa başka şeyler mi oldu?

İnsanlar beyin ameliyatı deyince sadece fiziksel olarak felç kalmayı düşünüyor, tabiki zorlandım sağlığıma kavuṣmak için, ama en büyük yıkım ruhsaldı. Evet, koku ve tat alma duyum tamamen gitti. Tıbben kalıcı. Bu, küçük bir detay gibi gelir ama yemek yemenin, hayata dair zevklerin yok olması, sevdiklerinizin kokusunu artık alamamak anlamına geliyor.

[ozel_alinti]Ama asıl travma psikolojikti. Sürekli kalp krizi geçiriyorum sanıyordum. Gece uyanıyor, nefes alamıyor, göğsüm sıkışıyor gibi hissediyordum. Panik atak krizleri geçiriyor, ölümle tekrar tekrar yűzleşiyordum.[/ozel_alinti]

Ama doktorlar kalbimin sağlam olduğunu söylüyordu. Ben ruhumda bir deprem yaşamıştım, ve vücudum bunu kaldıramıyordu.

„HERKES SANA İYİ GÖRÜNÜYORSUN DERKEN İÇİNDEN ÇIĞLIK ATIYORSUN“

İyileşme sürecinde yalnız mıydınız? Destek alabildiniz mi?

Maalesef bu tür hastalıklarda görünmeyen acılar daha çok yalnız bırakıyor insanı. Çevrenizdeki insanlar sadece dışarıdan görünenle ilgileniyor. “İyi görünüyorsun, maşallah,” diyorlar. Ama iç dünyanız yıkılmış, karanlığa gömülmüş durumda. O dönemde ciddi bir depresyona girdim.

[ozel_alinti]Yaygın anksiyete bozukluğu, panik ataklar ve travma sonrası stres bozukluğu hayatımın merkezine yerleşti.[/ozel_alinti]

Yemek yiyemiyor, konuşamıyor, dışarı çıkamıyordum. En temel ihtiyaçları bile karşılayamıyordum. Sosyal çevrem daraldı, iş yapamaz hale geldim. İçsel olarak bağırıyordum ama kimse duymuyordu. Çünkü ruhsal engel „görünmez.“

Psikolog Ayşe Gökbaş’a ulaştım. Terapilere başladık. Uzun süren görüşmeler sonunda beni Psikiyatrist Dr. Schmidt Hauer’a yönlendirdi. İlaç tedavisiyle birlikte psikoterapi devam etti.

[ozel_alinti]O zaman ilk defa „yeniden yaşamak“ ifadesi anlam kazandı benim için.[/ozel_alinti]

 

„BU MÜCADELEDE EVLİLİĞİMİ KAYBETTİM, AMA RUHUMU BULMAYA BAŞLADIM“

Bu yaşadıklarınız aile hayatınızı da etkiledi mi?

Evet, çok derinden. 26 yıllık evliliğim bu süreçte sona erdi. Hastalık sadece bedeni değil, ilişkileri de zorluyor. Anlaşılmak istiyorsunuz ama çoğu zaman yalnız kalıyorsunuz. Boşanma süreci hem psikolojik hem duygusal anlamda ağır geçti. Ama çocuklarım, torunlarım bana sarıldı. Onlar için hayatta kaldım diyebilirim.

Bu çöküşün arkasında ne vardı sizce?

Yılların birikimi. Çocukluk travmaları, bastırılmış duygular, mücadele yorgunluğu… Ruhum artık taşıyamıyordu. İş hayatındaki stres, yalnızlık, geçmişte yaşanmış acı tecrűbeler, sevgisizlik ve görülmeme hissi… Hepsi bir araya geldi. Vücut alarm verdi, sistem iflas etti.

„ALMANYA’DA ENGELLİ OLMAK, ÖNCE DEVLETE DERT ANLATMAKTIR“

Engellilik süreci nasıl ilerledi? Alman sistemi sizi nasıl karşıladı?

Almanya’da yaşadığım için insanlar sürecin çok düzenli ilerlediğini düşünüyor ama öyle olmadı. İlk başvuruda sadece %20 engellilik oranı verdiler. Halbuki elimde doktor raporları, kalıcı tat ve koku kaybı, anksiyete bozukluğu, panik atak vs gibi tanılar vardı.

Tüm belgeleri toplayarak tekrar başvurdum. Uzun bir mücadeleyle %60 engellilik raporu aldım. İnsan hem ruhen savaşırken bir de sistemle uğraşıyor. Zihinsel ve görünmeyen rahatsızlıklar çoğu zaman “kanıtlanabilir” kabul edilmiyor.

[ozel_alinti]“Benim derdim yürüyememek değildi. Ben zaten her adımda içimde bin parça oluyordum. Ama bunu dosyaya yazamazsınız.”[/ozel_alinti]

„SIRTIMDA TAŞIDIĞIM HAYAT“

Ameliyat sonrası dövme yaptırdınız. Bunun özel bir anlamı var mı?

Sırtıma yaptırdığım dövme benim ikinci doğum belgem gibi. İçinde beynimin damar yapısı, ameliyatı gerçekleştiren doktorlarımın isimleri, kullanılan özel klipsin çizimi var.

[ozel_alinti]Bu dövme sıradan bir sanat değil. Bu dövme, hayata tutunduğum yeri, yeniden var oluşumu temsil ediyor. İnsan hayatının bu kadar ince bir çizgide gittiğini unutmasın diye orada duruyor.[/ozel_alinti]

„BİR TÜRK BİLİM İNSANI BENİ YAŞATTI“

Bu klipsin adı neydi? Ve kim icat etti?

Beni yaşatan şey: Yaşargil Klipsi. Dünyaca ünlü nobel ödüllü Türk beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil tarafından geliştirilen bir mikrocerrahi klipsi. Anevrizma ameliyatlarında kullanılıyor. Eğer o klips olmasaydı şu an burada olamazdım.

Prof. Dr. Gazi Yaşargil

[ozel_alinti]“Dünyada milyonlarca insanı yaşatan bu klipsi bir Türk geliştirdi. Bu benim için büyük bir gurur. İsmini sırtımda taşıyorum.“[/ozel_alinti]

VEDA

„Yüzyılın Bilim İnsanı Dünyayı Kurtaran Türk“ Prof. Dr. Gazi Yaşargil  henűz 100 yaşında vefat etti. Őlümsüzlüğüdür geride bıraktığı bilim ve buluṣlar. Saygı ve minnetle, sonsuz şükranla anıyoruz.

„BEN YAŞAYARAK ANLATIYORUM: YARDIM İSTEMEK ZAYIFLIK DEĞİLDİR“

Bugün geçmişe baktığınızda ne söylemek istersiniz?

Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum: Psikolojik yardım almak utanılacak bir şey değildir. Ben yardım istedim ve kurtuldum. Herkes hayatta kalabilir ama herkes yaşayamaz. İçinizde yeniden doğmaya izin vermezseniz yaşamak sadece nefes almaktan ibaret olur.

[ozel_alinti]“Ben ölmedim. O akşam eski ben öldü. Şimdi her sabah gözümü yeni bir umutla açıyorum.“[/ozel_alinti]

„Toplum şefkate değil, performansa odaklı. Ruhun yorgunluğunu görmüyor.“

Toplumsal farkındalık açısından neler eksik sizce?

En büyük sorun damgalama. “Psikolojik rahatsızlığı olan biri delidir, zayıftır, acizdir” gibi yanlış etiketlemeler nedeniyle insanlar yardım almaktan bile utanıyor. Oysa bir insanın ruhsal çöküş yaşaması, onun değersiz olduğu anlamına gelmez. Yardım istemek zayıflık değil, bir güç göstergesidir.

Ayrıca toplum olarak hâlâ “görünene” inanıyoruz. Görünmeyen ağrılar, görünmeyen savaşlar dikkate alınmıyor. Şefkate değil, performansa değer veriyoruz. Bu da ruhsal engellileri iyice görünmez yapıyor.

[ozel_alinti]“Ben kendimi yeniden inşa ediyorum. Her gün biraz daha.“[/ozel_alinti]

Bugün neredesiniz?

Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Tam olarak iyileştim diyemem ama ayağa kalktım. Engelliliğim hâlâ benimle ama onunla nasıl yaşamam gerektiğini öğreniyorum. Kendimi yeniden kuruyorum. Beni tüketen her şeyin içinden bir anlam çıkarıyorum.

Kırık, ama yeniden birleşmiş bir insanım. Görünmeyen engelli olarak konuşmak, yazmak, paylaşmak benim mücadele biçimim.

[ozel_alinti]Belki de birileri bu sözleri okuyup “Ben de yalnız değilim” diyecek. O zaman bu röportaj amacına ulaşmış olacak.[/ozel_alinti]

 

TEŞEKKÜR ETTİĞİ İSİMLER:

Beyin Cerrahı Dr. Christian Musahl

Prof. Dr. Peter Horn

Damar Cerrahı Dr. Süleyman Taş

Psikolog Ayşe Gökbaş

Psikiyatrist Dr. Schmidt Hauer

Mikronöroşirürji öncüsü Prof. Dr. Gazi Yaşargil

SON SÖZ

Mehmet Sirimsi’nin yaşam mücadelesi, yalnızca bir bireyin içsel yolculuğu değil; aynı zamanda toplumun görmezden geldiği binlerce insanın da hikâyesidir. Görünmeyen engellerin en ağır olanı, “anlaşılmamaktır.” Ruhsal çöküşler, yalnız bırakıldığında daha da derinleşir. Ancak anlatıldıkça, paylaşıldıkça iyileşmenin kapıları aralanır.

Bu röportajın, ruhsal sağlık üzerine daha çok konuşmamıza, görünmeyen acılara kulak vermemize ve sistemin yeniden inşa edilmesine katkı sağlamasını diliyorum.

[ozel_alinti]Unutmayalım: Bazen engel bir tekerlekli sandalye değil, kimsenin duymadığı sessiz çığlıklardır.[/ozel_alinti]

Sevgi ve Saygılarımla

Yeliz Çelebi Ergin

Araştırmacı-Yazar

yeliz-ergin@web.de

EN SON EKLENENLER

CSU, UĞUR CANKURT’U SCHWARZENBACH BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA ADAY GÖSTERDİ

Mustafa AKBABA / ÖZEL HABER AYLAR SÜREN ARAYIŞIN ARDINDAN GELEN KARAR Schwarzenbach an der Saale –...

MÜNİH’TE KENT EĞİTİM VE SPOR POLİTİKALARI MASAYA YATIRILDI

KATILIM YOĞUN OLDU Bavyera Türk Toplumu (BTT) Derneği Başkanı Prof. Dr. Vural Ünlü’nün daveti üzerine...

TU Berlin’de Fatma Deniz, Geraldine Rauch’un yerine rektör oldu

Berlin Teknik Üniversitesi’nin (TU Berlin) mevcut rektörü Geraldine Rauch, yapılan olağan seçimde yeniden seçilemedi....

BUNDESTAG VERGİ İNDİRİMLERİNİ ONAYLADI

GASTRONOMİDE KDV ORANI DÜŞÜYOR Almanya Federal Meclisi (BUNDESTAG), restoran ve kafelerde servis edilen yemeklerde KDV’nin...