NÜRNBERG’DE 600 YILLIK TÜRK İMGESİ
Ekonomist İsmail Akpınar’ın rehberliğinde düzenlenen “Tarihte Türk ve Osmanlı İzleri” gezisinde katılımcılar, Nürnberg’in 600 yılı aşkın süredir süregelen Türk imgesiyle yüzleşti. Organizasyonu iş insanları Süleyman Karaaslan ve İbrahim Akbulut üstlenirken, Türkiye’nin Nürnberg Başkonsolosu Fatma Taşan Cebeci de etkinliğe katıldı.

DEĞİŞİKLİĞİ YERİNDE GÖZLEMLEDİLER
Tarihî merkezde gerçekleştirilen yürüyüşte katılımcılar, Orta Çağ’dan 18. yüzyıla kadar Nürnberg’de Türkler hakkındaki algının nasıl değiştiğini ve sanat, edebiyat ile gündelik yaşamda Osmanlı etkilerini yerinde gözlemledi.
Frauenkirche, Schöner Brunnen, Historisches Rathaus, St. Sebalduskirche ve Albrecht Dürer Haus gibi şehrin önemli noktalarını ziyaret ederek, bu izleri sahada doğrudan inceleme fırsatı buldular.

NÜRNBERG, AVRUPA’DA TÜRK İMGESİNİN MERKEZİ
İsmail Akpınar, Nürnberg’in sadece bir ticaret şehri değil, Avrupa’da Türk imgesinin şekillendiği merkezlerden biri olduğunu vurguladı. Şehirde Türk imajının hem korku hem de hayranlıkla yoğrulduğunu, Dürer’in çizimleri, Hans Sachs’ın oyunları, kahvehaneler ve vaftiz edilmiş Türk esirlerin bu karmaşık ilişkiyi yansıttığını söyledi. Ayrıca 15. ve 16. yüzyılda basılan “Türkenkalender” ve “Türkenbüchlein” halkın Osmanlı algısını etkileyip kültürel etkileşimi artırdığına değindi.

DÜRER’DEN TÜRK KAHVESİNE UZANAN HİKÂYE
Katılımcılar, Rönesans’ın en önemli sanatçılarından Albrecht Dürer’in Türk figürleriyle süslediği eserlerinin izini sürdü. Dürer’in eserlerinde hem “tehditkâr düşman” hem de “bilge ve güçlü Osmanlı” betimlemeleri bulunduğuna dikkat çekildi.

TARİHTEN BUGÜNE BİR KÖPRÜ
Gezi sırasında Nürnberg’in “Türk umudu” olarak anılan döneme ev sahipliği yaptığı vurgulandı. Osmanlı adaletine duyulan saygı ve Doğu’ya yönelik merak, şehirde sanat, ticaret ve mimaride iz bırakmış durumda. Katılımcılar, tarihî merkezdeki yürüyüşün ardından, hem korkulan hem de saygı duyulan Türk imgesini daha iyi kavrama fırsatı buldu.
NEGATİF VE POZİTİF İZLER
Nürnberg’deki Türk ve Osmanlı izleri hem acı hem de kültürel zenginliklerle dolu bir tablo sunuyor. Negatif izler arasında Türk esirlerin vaftiz edilmesi, savaş ganimetleri ve “Türk tehdidi” temalı eserler öne çıkarken; pozitif izler kahve kültürünün yayılması, Osmanlı sanat ve adalet anlayışının Avrupa’ya yansıması ve “Türk umudu” olarak anılan Sultan figürünün halk oyunlarında adil bir hükümdar olarak yer almasıyla görülüyor. Hans Sachs’ın 1548 tarihli eserinde Sultan’ın adaletli karakteri dönem için sıra dışı bir örnek oluşturdu.

SON DURAK: TÜRK KAHVESİ VE TARİHİ SOHBET
Gezi, Nürnberg’in ilk kahvehanesinin bulunduğu noktada son buldu. Katılımcılar kahve eşliğinde sohbet ederek tarihi izleri konuştu.
1688 yılında Georg Albrecht tarafından açılan bu kahvehane, Nürnberg’te “Türkentrank” (Türk içeceği) olarak bilinen kahvenin ilk kez halka sunulduğu yer olarak biliniyor.

BİRBİRİMİZİ TANIMAK VE ANLAMAK DEĞERLİ
Başkonsolos Fatma Taşan Cebeci, gezinin sonunda yaptığı kısa konuşmada, “Bu tür etkinlikler iki kültür arasındaki tarihî bağların yeniden keşfedilmesi açısından büyük önem taşıyor. Türklerin Avrupa tarihindeki yerini sadece savaşlarla değil, kültürel etkileşimlerle de hatırlamak gerekir” dedi.
Taşan-Cebeci, bu tür etkinliklerde kendi düşüncelerini paylaşma imkânı bulduğunu da belirterek, organizasyonun arkasında büyük bir emek olduğunu vurguladı.
“Bugün Nürnberg’i tanımak için bir araya geldik; bir başka gün de birbirimizi tanımak ve anlamak için buluşacağız. Bunlar gerçekten çok güzel şeyler” diyen Başkonsolos, sözlerinin sonunda bu güzel grubun bir parçası olan herkese teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.

ORGANİZATÖRLERDEN TEŞEKKÜR KONUŞMASI
Katılımcılara teşekkür eden iş insanları Süleyman Karaaslan ve İbrahim Akbulut, farklı arkadaşlarla ve farklı ortamlarda bir araya gelmeyi önemsediklerini ifade ederek, bu buluşmaları yılda dört kez gerçekleştirmeyi planladıklarını belirtti.

“TARİH BAZEN SOKAKLARDA DA NEFES ALIR“
Ekonomist İsmail Akpınar, etkinliği şu sözlerle özetledi: “Nürnberg’de 600 yıllık Türk izini yürüyerek keşfetmek, aslında geçmişle bugünü buluşturan bir hafıza yolculuğu oldu. Tarih bazen sadece kitaplarda değil, sokaklarda da nefes alır.”



