HOLLANDA’DA CAMİLER HEDEFTE
Hollanda’nın farklı şehirlerinde bulunan sekiz cami, üzerinde kan lekelerine benzer izler taşıyan tehdit mektuplarıyla sarsıldı. Tehdit alan camiler arasında Rotterdam’daki Ayasofya Camii, Essalam, Mevlana, Kocatepe, Mescid-i Aksa (Lahey), Fatih, Al Fourqan ve Türkiyem Camii yer alıyor.

Özellikle Essalam Camii’ne gönderilen zarfın içinden çıkan “Avrupa’da İslam’ın son günü” yazılı DVD, olayın vahametini daha da artırdı. Hollanda polisi, olayları “dini gruba karşı tehdit” kapsamında soruşturuyor. Belediyeler ise cami yönetimleriyle görüşerek güvenlik kameralarının güçlendirilmesi ve polis devriyelerinin artırılması yönünde adımlar atıyor.

PARİS’TE DOMUZ KAFA PROVOKASYONU
Fransa’nın başkent Paris çevresindeki dokuz caminin girişine domuz kafaları bırakıldı. Bazılarında kafaların üzerine mavi mürekkeple “Macron” yazıldığı görüldü. Fransız savcılık makamları olayları “nefret suçu” kapsamında soruşturmaya aldı.
Polis, güvenlik kameralarını inceleyerek failleri tespit etmeye çalışıyor. İlk bulgular, yabancı plakalı araçların kullanıldığını ve saldırganların ülkeyi terk etmiş olabileceğini gösteriyor. Yetkililer bu tür “iğrenç provokasyonların” toplum huzurunu hedef aldığını belirterek Müslüman cemaatlerle dayanışma çağrısı yaptı.

“MÜNFERİT DEĞİL, KÖRÜKLENEN ÖNYARGILARIN SONUCU”
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, yaptığı açıklamada saldırıların yalnızca izole olaylar olmadığını vurguladı. Mete, “İfade özgürlüğü bahanesiyle meşrulaştırılan nefret, artık doğrudan güvenliğimizi tehdit eden saldırılara dönüşüyor. Bugün camilere yönelen tehditler, yarın Müslümanların gündelik hayatına yansıyan şiddet olarak karşımıza çıkıyor. Yetkililerden beklentimiz sadece kınama değil, caydırıcı adımlar atılmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Mete ayrıca camilerin barış, kardeşlik ve dayanışmanın mekânları olmaya devam edeceğini belirterek topluma nefret karşısında sesini yükseltme çağrısı yaptı.

AVRUPA’DA İSLAMOFOBİ ENDİŞE VERİCİ SEVİYEDE
Saldırılar, Avrupa genelinde artan İslamofobinin yalnızca son örnekleri. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA) tarafından 2024’te yayımlanan rapora göre, 13 AB ülkesinde yaşayan Müslümanların neredeyse yarısı (%47) son beş yılda ayrımcılığa uğradığını belirtiyor. Bu oran 2016’da %39 seviyesindeydi. Özellikle başörtülü kadınlar ve gençler daha fazla ayrımcılıkla karşılaşıyor.
Sivil toplum kuruluşu CCIE’nin 2023 raporuna göre ise Avrupa’da kaydedilen İslamofobik olaylar bir yılda %57 artış gösterdi. 2022’de bildirilen 527 olayın ardından 2023’te 828 olay kayıtlara geçti. Ancak uzmanlara göre gerçek sayı bunun çok daha üzerinde; zira mağdurlar çoğu zaman şikâyette bulunmaktan çekiniyor.

SİYASİ VE MEDYA SÖYLEMLERİNİN ETKİSİ
Uzmanlar, İslam karşıtlığının sadece bireysel saldırılarla sınırlı kalmadığını, siyaset ve medyada sürekli yeniden üretilen söylemlerle beslendiğini vurguluyor. Müslümanların göç, terör ya da uyumsuzlukla özdeşleştirilmesi, ayrımcılığın toplumun farklı alanlarına yayılmasına neden oluyor.
Medya, siyasi dil ve sosyal hayatın yanı sıra iş piyasası, eğitim ve konut gibi alanlarda da Müslümanlar görünürlükleri nedeniyle sık sık ayrımcılıkla karşılaşıyor.
ÇAĞRI: „KINAMANIN ÖTESİNDE SOMUT ADIMLAR ATILMALI“
Yaşanan saldırılar Müslüman cemaatlerde güvensizlik yaratırken, yetkililerin sorumluluğu yalnızca kınama açıklamalarıyla sınırlı kalmıyor. Hem Hollanda’da hem Fransa’da soruşturmalar sürüyor, güvenlik önlemleri gözden geçiriliyor.
Ancak sivil toplum kuruluşları ve cemaatler, nefret suçlarının yalnızca caydırıcı tedbirler, hukuki yaptırımlar ve toplumsal farkındalık çalışmalarıyla önlenebileceği görüşünde birleşiyor.


