
Almanya’da kesinlikle yok.
Avusturya’da yok.
Slovenya, Hırvat, Sırp, Bulgar, Hollanda, Fransız, İtalyan, Romen, Macaristan’da yok.
Belki de dünyanın hiçbir yerinde yoktur.

Arabaların arkasına yazdırılan yazılardan bahsediyorum.
Bu sene bunlara bir başka gözle baktım, düşündüm ve çekip sizlerle paylaşmak istedim.
Her biri ayrı mana.
Kimi yürek sızısı,
kimi hayal kırıklığı,
kimi de gönül hırsızı.

Yazdıranlar belki bir Mehmet Akif, bir Necip Fazıl değil.
Bir Barış Manço, bir Orhan Gencebay da değil.
Duygular çok kısa ifade edilmiş.
Maşallah hepsi de arifçe olmuş. Anadolu irfanı işte.

Arabanın arkasına yapıştırılmış.
Dünya âlem de bilsin istenmiş.
Yurdum insanı işte.
Benim insanım.
Duygu dünyasını böyle ifade etmiş.

Hele biri var ki beni çok duygulandırdı:
“Kıyamet kopsun, saçının tek teli kopmasın anam.” diye yazmış…

Seviyorum işte.
Sadece doğasını, dağını, taşını değil.
Köprüsünü, bağını değil.
Bizim insanımızı seviyorum.

Daha yeni tanıdığına çayını ikram eden.
Sofrasına buyur eden.
Garibana yüreğini açan.
Yaralı olanın yarasını saran, açığı kapatan, eksiği tamamlayan, öksüze kol kanat geren, baktığına şifa olanı seviyorum.

Fazla saza söze gerek yok,
TÜRK insanını seviyorum.

Eyüp TANRIVERDİ


